Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkan Yardımcısı, Makine Yüksek Mühendisi Alpay Lök, son yıllarda artan servis kazalarının sebeplerine dikkat çekti. Lök, Türkiye genelinde 100 bine yakın servis aracı bulunduğunu belirterek, 2016 yılında yaşanan kazaların ardından yapılan güvenlik düzenlemelerini hatırlattı. Lök, “Bu kazaların ardından 2018 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeyle okul taşıtı olacak yeni araçlarda her öğrenciye özel emniyet kemeri, sensörlü koltuk zorunluluğu, araçlarda kamera bulundurma ve görüntü kaydetme zorunluluğu gibi özel güvenlik donanımları istendi. O tarihten önce okul taşıtı olarak tescil edilmiş araçların da bir takvim dahilinde buna uymaları istendi. Ancak Resmi Gazete’nin 25 Ağustos 2018 tarihli sayısında yayımlanan düzenlemeler, yeni araçlar için geçerliyken, mevcut araçlar için bu konuda geri adım atıldı, 1 Ocak 2018’den önce tescillenen okul servis araçlarında her öğrenciye özel emniyet kemeri ve sensörlü koltuk zorunluluğu kaldırıldı. Ayrıca, araçlarda kamera bulundurma ve görüntü kaydetme zorunluluğu da iptal edildi” dedi.
DENETLEME YOK!
Lök, “Servis araçları, aynı gün içinde hem okul hem personel taşıma işlerinde kullanılıyor. Bu durum, sürücüler üzerinde ciddi zaman baskısı oluşturuyor” diye konuştu. Lök, sürücülerdeki yorgunluğun kazaların temel nedenlerinden biri olduğunu belirtti. Ayrıca, kent içi servis araçlarında takograf zorunluluğunun olmaması nedeniyle sürücülerin hız ve çalışma saatlerinin denetlenemediğine dikkat çeken Lök, fabrika çıkışı 100 km/h’a ayarlı hız sınırlayıcıların iptal edilmesinin ve bu durumun araç muayenesinde ‘hafif kusur’ olarak değerlendirilmesinin tehlikeyi artırdığına vurgu yaptı.
Lök, bu düzenlemelerin çocukların güvenliğini tehlikeye attığını belirterek, “Güvenlik önlemlerinden geri adım atılması kabul edilemez. Her yıl kazaların bilançosu ağırlaşıyor ve bu şartların kaldırılması kazaların önlenmesi yerine riskleri artırıyor” ifadelerini kullandı.
“Özel güvenlik donanımlarıyla üretilen okul servislerinin bu donanımları araç muayenesi sırasında detaylı incelenmiyor, var veya yok diye bakılıyor, işlevsel bir denetim yok” diyen Lök, Türkiye’de 2004 yılında yayımlanan ve 2007 yılından itibaren devreye alınan araç muayene mevzuatının, Avrupa Birliği’nin 1996 yılı birinci seviyesinde kaldığını belirtti. Lök, AB ülkelerinde 2014 yılında devreye giren üçüncü seviye 2014/45/EC mevzuatına göre yapılan sıkı denetimlerin Türkiye’de uygulanmadığını, Avrupa Birliği’nin özellikle elektrikli araçları göz önüne alarak dördüncü seviye araç muayene mevzuatını bu sene devreye almasının beklendiğini ifade etti.
Bir yanıt yazın